Kayıtlar

Eylül, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

EKSİKLİĞİMİZ SAMİMİYET

   Samimiyet… Birçok insanda bulunmayan şey. Özellikle günümüz Müslümanları tarafından daha geri planda olan hayatımıza yansıtmadığımız kavram. Günümüzde “ Ben Müslümanım” diyen insana hep sormak istemişimdir “ Samimi misin? ” Hemen ardından kendimi düşünür “ Acaba ben de samimi miyim? ”…    Bunun cevabını vermeye hep korkmuşumdur. Çünkü cevap verirken bile samimi olamıyordum. Acaba samimiyet ne getirir? Peki, neden Asr-ı Saadetteki Müslümanlardan sayıca kat kat fazla olduğumuz halde mazlum konumundayız? Neden mi? Onlarda bulunup bizde bulunmayan bir şeyden dolayı… Samimiyet..! Evet, evet kesinlikle samimiyet olmalı bunun cevabı. Sonra da bu samimiyeti görmek için Asr-ı Saadete doğru yolculuğa çıkıyorum. Aslında korkuyorum, çok korkuyorum. “Acaba dayanabilecek misin orda yaşananlara?” diye soruyorum kendi kendime.    Efendimizi düşünüyorum, Mekke dönemini düşünüyorum. Yapılan işkenceleri, verilen şehitleri, Yasir ailesini, Musab bin Umeyrleri düşünüyorum. Düşündükçe daha çok korkuy

ADI SANAT

   Türkiye bir Cumhuriyet devleti resmi dini ise “ LAİKLİK ” olarak belirlenmiş bu bizim konu alanımız değil başka bir vakitte buna değiniriz.      Asıl meselemizse azınlığının değil çoğunluğunun İslam dinine mensup olan devletimizde sanat seviciliği adı altında-üstünde dinimize hakaret eden ya da dolaylı yoldan ona saldıran sözüm ona sanatçı bozuntularını günlerce tv, radyo, internet kanallarında övgü ile anlattıran biz inanlar(?) inancımıza yapılan bu saldırılara sanatçı diye göz yumup efendim " Kalemi kuvvetli bir yazardı " " Rolünü iyi yapardı " gibi cümlecikler ile meydana attığımızda kendi kalbimizin sızlaması gerektiğini unutmayalım. Elin memleketinde değil bizim kendi içimizde bizden olduğunu söyleyen  ve bizim inancımıza saygılı olduğunu söyleyen bu insan adlı İNSANCIKLARIN sanatçı gibi kutsal bir meslek ile anılması şahsımı rahatsız etmekte hem zihnen hem de kalben…      Kısa bir kelime özetine inersek TDK’nin tanımıyla sanatçı: “ Güzel sanatların herh

TÜRKİYE'NİN SURİYE HAREKATI ZAMANLAMASI

Öncelikle Türkiye'nin Suriye'ye girme sebebini kavrayabilmek gerek. Bu harekât, 88 yıl bir toprak parçasında sessizce bekleyip fethetmeden yaşamanın Türk genetiğine aykırı olduğu aşikâr iken, ecdadın ruhunu dünyaya hissettirme planıdır. Vatan savunmasıdır, İslam dünyasına bir birlik çağrısıdır.    Bu harekâta destek verenler olduğu gibi, karşı çıkanların sayısı da azımsanmayacak kadar fazla. Türkiye'nin Suriye'ye girmesini, ülkenin kendi bacağına sıkması olarak tanımlayan bu kitleyi '' KINIYORUM ''.  Bu kitle, Türkiye sınırında ülkemizi tehdit eden teröristleri sözüm ona kınıyor.  Bu terör örgütlerini inanın bende şiddetle kınadım. Yıllardır da kınıyorum. Gerekirse bir ömür boyu bağıra bağıra kınamaktan çekinmem. Fakat bu terör örgütleri Türkiye'yi rahatsız edecek tavırlar sergiliyorsa, devlet olarak kınamak yerine hak ettikleri karşılığı vermek en doğrusu değil mi? Kınama işini millet yapar. Gerekirse vardiyalı bir şekilde sabah akşam kınarız. Laki